Karpuz yazın gelenekleriyle yoğrulmuş adeta sözlü bir anayasa. Serinlik hakkından eşit dilim yasasına, kabukla barıştan çekirdek özgürlüğüne kadar her şey bu kırmızı cumhuriyetin temelini oluşturuyor. İşte sofralarda yaşanan, yazla birlikte uygulanan karpuzun 10 maddelik hukuku!
SÜLEYMAN DİLSİZ – YEMEK YAZARI
Tarihte bazı belgeler yalnızca yazılı olmalarıyla değil, nesilden nesile aktardıkları ilkelerle yaşar. Örneğin Magna Carta: 1215 yılında yazıya dökülmüş ve çağlar boyunca hukuk sistemlerinin ilham kaynağı olmuş bir metin.
Ama bazı yasalar vardır ki yazılı olmasalar da çok daha yaygın, çok daha sahici yaşanır. Her yaz sofrada yeniden hatırlanır, her nesil kendi yorumunu katar. Tıpkı yaz mevsiminin sessiz ve serin anayasası olan karpuz yasaları gibi!
Bazı meyveler sadece yenmez, yaşanır. Karpuz da onlardan biridir. Hele hele yazın diğer kontesi kirazın fiyatlarının uçtuğu bu yıl…
Yazın göbeğidir karpuz!
Karpuz sadece bir meyve değil, bir toplumsal yaşam biçimidir. O bir yaz sabahının serinliği, bir akşamüstü kahkahası, bir çocukluğun tokadı, bir baba bıçağının adaletli keskinliği…
Ve artık resmi olarak hukuku vardır.
Sadece kabuğundan, çekirdek ve dilimine karpuzun yazın geçerli olan hukuku esastır aslında. O da yeter hepimize!
Sofranın kırmızı anayasa maddesi, halkın soğuk tatlıya geçmeden önceki serin hakkıdır.
İşte size Karpuz Cumhuriyeti’nin 10 maddelik sözlü anayasası:
Ne yazıldı, ne imzalandı ama hep vardı, hep uygulanıyor…
15
Madde 1: Karpuz Cumhuriyeti bayrağı: Yeşil kabuğa kırmızı kalp ve çekirdekleri yıldızlarıdır.
Yasaya göre her karpuz severin gönlünde bu bayrak dalgalanır. Karpuz bir yaz bayramıdır. Ve bayramlar kutsaldır.
Madde 2: Karpuz dilimi eşitlik ilkesidir.
Hiçbir dilim ayrıcalıklı değildir. Eşit paylaşıldığı sürece!
Benimkinin çekirdeği çok” diyen, anayasa ihlali yapar. Paylaşım adil, tabaklar soğuk, dilimler eşit olmalıdır.
Madde 3: Beyaz peynir, karpuzun doğal koalisyon ortağıdır.
Aralarına zeytin girerse barış bozulmaz ama ekmek şart olur.
Bu ikili, balkon sofrasında kurulmuş en köklü yaz ittifakıdır. Bir de küçük ittifakı vardır. Ceviz, bazen fesleğen ya da ekmekle güçlenir, yanına domates girerse çeşitlenir.
Ama asıl güçleri sadelikten gelir.
25
Madde 4: Karpuz tokatlanarak seçilir.
Alışveriş sepetine girmeden önce yumuşak bir avuç içiyle sınanır.
“Tok tok” ederse olmuş,
“Bomboş tık tık” ederse geç.
Kulaktan anlayan meyvedir karpuz.
Madde 5: Karpuz, dilimlenerek paylaşılır.
Karpuz tek başına yenmez.
Onu ne kadar çok kişiye bölersen, o kadar serinlik ve mutluluk üretir.
Çekirdeği sayan değil, paylaşanı doyurur.
Madde 6: Soğukluk standardı yasayla düzenlenir.
Ilınmış karpuz, yaz suçudur.
Buzlukta hafif çatlatmak gelenektir.
Karpuzun en güzel hali sulu ve kütür kütür, çıtırtılı olanıdır.
35
Madde 7: Çekirdek yutmak serbesttir.
Çocukluğumuzda “Midende karpuz çıkar” denmişti bize.
Ama biz yine de yuttuk.
Çünkü bu yasada, korkuya yer yok. (Not: Evcil hayvanlar ve 3 yaş altı vatandaşlar bu kapsam dışındadır.)
Sadece yaz var, anılar var, çocukluk var, oyun var.
Madde 8: Karpuz, misafirlik kültürünün sessiz diplomasisidir.
“Otur hele, daha karpuz kesecektik…”
Bu cümle, Anadolu konukseverliğinin, yaz akşamı sohbetlerinin en sade diplomatik jestidir. Nezaketle örtülmüş bir “gitme”, tebessümle sunulmuş bir “biraz daha kal”dır. Özünde karpuz değil, birlikte geçirilen zamanın uzatılması arzusu vardır.
Karpuz dilimleri bu topraklarda sadece serinlik değil, duygu taşıyıcısıdır.
Bir köy evinde, bir apartman balkonunda, bir yazlık bahçede…
Bu cümleyi duyduysanız, bilin ki:
Orada hala dostluk, hala sohbet, hala insanlık vardır.
Madde 9: Karpuz kabukları çöp değildir! Yaz sofralarının atıksız onurudur…
Karpuz sadece içiyle hatırlanamaz.
Yeşili, beyazı, çekirdeği… hepsi vatandaştır.
Kabuğu tatlıya döner, kahveyle barışır, yoğurtla evlenir.
Karpuz kabuğunu çöpe atmak, bir şiirin yarısını yırtmak gibidir.
Madde 10: Geleneksel lezzetle yeniliğin evliliği teşvik edilir.
Her karpuz, doğduğu mevsimde özgürce yaratıcı tariflere katılma hakkına sahiptir.
Karpuz; beyaz peynirle flört edebilir, sumakla evlenebilir, nar ekşisiyle düşüp kalkabilir.
Karpuz dolması, tatlısı, cacığı, turşusu, karpuz gazpachosu gibi “melez” tarifler anayasal güvence altındadır. Çünkü toplumların yenilikçilik kültürü mutfakta başlar.
Bu maddeler gereği:
Yeşilinden beyazına, çekirdeğinden suyuna kadar her zerresi değerlidir.
Karpuz kabuğu; tatlıya dönüşmüş ikinci baharken, turşusu da iki mevsimlik öyküdür.
Kabuğunu tatlıya, cacığa, tuzluya(turşu) çeviremeyenlere tariflerle yardım edilir. Kendimizce “karpuzdan kısır” tarifini paylaştım.
Tüm yaz halkına; kabuğu şekerle pişirip kahveyle sunmak, dondurmayla taçlandırmak, yoğurtla barıştırmak ve kırmızının kankalarıyla tarifler yapmak görevi düşer.
Bu yasa şeker gibi yaz günlerini korur, susuz kalpleri serinletir.
Bir yaz sofrasında yer bulduysanız, bir dilim karpuzla başınızı göğe kaldırın:
Çünkü siz de bu kırmızı yasaya dahilsiniz artık.
Ve son hüküm:
Karpuzla başlayan her dostluk, fakiri de ayırt etmez zengini de… Demokrasidir yani!
Yazın sonu da başlangıcı da karpuzun son dilimidir.
45
KARPUZLU, DAMLA SAKIZLI KISIR
“Kısırdan salata olur mu?” dediler, biz de üstüne karpuz koyduk, cevizi serptik, sakızla mühürledik.
Yaz kısırı olur da, karpuzsuz olur mu?
Hele bir de bu tarifteki gibi damla sakızlıysa, artık klasik kısırla akrabalığı bir noktada DNA testine kalır mı sizce de?
Malzeme Listesi (Yani karpuzlu mucizenin yapı taşları)
Yarım su bardağı ince bulgur
1 küçük kase karpuz (küp doğranmış)
Yarım bardak taze karpuz suyu
1 şişe maden suyu
1 çay kaşığı öğütülmüş damla sakızı
12-14 dal semizotu
2 taze soğan (kıyılmış)
Yarım limonun suyu
2 kaşık limon ve karpuz kabuğu kıvrığı
3 adet ceviz (hafif dövülmüş)
2 kaşık zeytinyağı
1 çay kaşığı kaya tuzu
Bulguru yıkayıp süzün. Karpuz suyu, maden suyu ve damla sakızının yarısını karıştırıp buzdolabına gönderin. 1 saatlik soğuk bekleyişin ardından suyunu süzün ama dökmeyin. O su altın değerinde.
Süzdüğünüz suyu limon suyu, damla sakızının kalan kısmı ve zeytinyağıyla buluşturun. Semizotu, taze soğan, ceviz ve kabuk kıvrıklarıyla bu sosu buluşturun. Bir kısırın başına gelebilecek “en aromatik yaz öyküsünü” yazın.
Yemek Kültürü Yazarı Süleyman Dilsiz
Odatv.com