Furkan Öztürk, bilimin 175 yıldır çözemediÄŸi, 4 milyar yıl önce yaÅŸamın nasıl baÅŸladığına dair gizemi ortaya çıkardığı keÅŸfi ile Harvard Ãœniversitesi’nden ödül aldı. Bu ödülün çok az sayıdaki araÅŸtırma yapan öğrenciye verildiÄŸi belirtildi.
Türk fizikçi Furkan Öztürk’ün sahibi olduÄŸu Harvard Ãœniversitesi Fizik Bölümünün “Gertrude ve Maurice Goldhaber” ödülü, her yıl deneysel ve teorik alanda çalışan üstün nitelikli az sayıdaki araÅŸtırmaya imza atan doktora öğrencilerine veriliyor.
Genç Türk fizikçinin geçen yıl ilkini yayımladığı bu çalışması, Nobel ödüllü biyokimyacı Jack Szostak tarafından “çığır açıcı” olarak tanımlanmış ve bilim çevrelerince keÅŸfin Dünya’da yaÅŸamın nasıl baÅŸladığına ve uzayda yaÅŸama kadar birçok gizeme ışık tuttuÄŸu bildirilmiÅŸti.
Fransız kimyager Louis Pasteur’ün 1848’de yaÅŸam için gerekli olan bazı moleküllerin, tıpkı sol ve saÄŸ ellerde olduÄŸu gibi birbirinin “ayna görüntüsü formlarında” bulunmasına iliÅŸkin “homokiralite” kavramını ortaya atmış ancak bu özelliÄŸin kökeni anlaşılamamıştı. Öztürk, bu geliÅŸmenin üzerinden geçen 175 yılda bilimin peÅŸinden koÅŸtuÄŸu bu gizemi ortaya çıkaran keÅŸfi ile bilim dünyasında yeni heyecanlar yarattı.
En prestijli bilim dergilerinde yayımlanarak bilim dünyasına duyurulan keÅŸfin ABD’de belgeseli de çekildi.Türk fizikçi Furkan Öztürk ile Harvard Ãœniversitesinden bilim insanları, dünyanın en iyi üniversiteler sıralamasının zirvesinde yer alan Harvard’ın prestijli ödülünü de getiren baÅŸarı hikayesindeki merak edilenleri anlattı.
Keşfin yayımlanması ve haberinin yapılmasının ardından gerek Türkiye gerekse dünya bilim çevrelerinden çok önemli geri dönüşler aldığını aktaran Öztürk, geçen sürede yaptığı çalışmaların sonuçlarını önemli platformlarda anlatmaya devam ettiğini söyledi.
Weizmann Enstitüsü ve Cambridge Üniversitesinde misafir araştırmacı olarak bulunduğunu dile getiren Öztürk, buralarda yaptığı deneyler ışığında birinci yazar olduğu iki yeni makalenin daha yayımlandığını anlattı.
Öztürk, ödülle ilgili deÄŸerlendirmesinde, “AraÅŸtırma konum, disiplinler arası ve çok niÅŸ bir alan olduÄŸu için beklediÄŸim bir sonuç deÄŸildi” dedi.
FiziÄŸin daha geleneksel sahalarında çalışan bilim insanlarının, yaptığı iÅŸler ile çok ilgilenmediklerini hatta beÄŸenmediklerini düşündüğünü ifade eden Öztürk, “O yüzden ödülü aldığımı öğrendiÄŸimde epey ÅŸaşırdım. Ancak tabii ki bu mükemmel bir geliÅŸme, bunun için çok gururluyum, kendim, ailem ve ülkem adına çok mutluyum” diye konuÅŸtu.
Ödülün kariyerinin sonraki aÅŸamalarına da çok faydası olacağını vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti:”Ancak böyle bir ödülü almak zorlu bir sürecin sonucu ve hiç olmayabilirdi de. Önemli olan bu araÅŸtırmayı yapmaktan, öğrenmekten keyif almak. Çalışmam süresince bu süreçten büyük keyif aldım. Özellikle teorik olarak ortaya koyduÄŸum bir fikrin deneysel olarak da çalışması, önemli bir probleme yaratıcı bir çözüm getirmesi benim için mutluluk kaynağı. Ortaya koyduÄŸumu yaratıcı bir iÅŸ ve ileriye dönük bir miras olarak düşünüyorum. Derin bir problemi çözmenin getirdiÄŸi tatmin duygusunun tarifini yapmam çok zor.”
Uluslararası camiada prestijli ödüller almanın gurur verici olduğunu ancak bunun amaç olmaması gerektiğini belirten Öztürk, bazen yapılan önemli çalışmaların bilim dünyasında hemen iltifat görmediğini, bu gibi durumlarda keşfetmenin hazzından ötürü yapılan işe devam edilmesi gerektiğini vurguladı.
Bu açıdan kendini çok ÅŸanslı hissettiÄŸini dile getiren Öztürk, “Ödül ile hem keÅŸfetmenin hazzını hem de takdir görmenin mutluluÄŸunu tadabildiÄŸim için mutluyum. Umarım ödül beni Türkiye’de takip eden ve sürekli destekleyen bilimle, sanatla uÄŸraÅŸmak isteyen gençlere motivasyon saÄŸlar” dedi.
Öztürk, doktora tez danışmanı Dimitar Sasselov’un yeni fikirler üretebilmesi için kendisini her zaman desteklediÄŸini belirtti.
Çok iyi arkadaş olduğu danışmanının öğrencilerine büyük serbestlik sunduğunu, maddi ve manevi olarak bu zorlu süreçte onları desteklediğini dile getiren Öztürk, başarıya götüren zorlu süreçleri şu sözlerle anlattı:
“DoÄŸrusu ben bu süreçte çok zorlandım. Son aÅŸamaya gelip, ürettiÄŸim fikirlerin deneysel olarak da çalıştığını gösterene dek birçok kez baÅŸarısız oldum. Yanlış rotaya saptığım oldu, bazen de uzun çalışmalar sonucunda ortaya koyduÄŸum ve çok güvendiÄŸim fikirler deneysel olarak desteklenmedi. Ancak bu süreçte hiçbir zaman motivasyonumu kaybetmedim. AraÅŸtırma yapmanın doÄŸasında bu var ve yaptığım iÅŸi çok seviyorum. Gerçekten yeni bir iÅŸ ortaya koymak istiyorsanız neyin nasıl çalışacağını baÅŸtan kestirmeniz mümkün deÄŸil. BaÅŸtan kestirilebilir çalışmalar da zaten yeterince ilginç ve çığır açıcı olmuyor. EÄŸer sıradan bir iÅŸ yapmak istemiyorsanız, tanım icabı zorluklara hazır olmanız lazım. Bu zorlu ve uzun yolculukta, bana hep destek olduÄŸu için Dimitar’a minnettarım.”
Furkan Öztürk, çalışmaları sırasında Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hiç dinlenmemek üzere yola çıkanlar, asla yorulmazlar” sözünü aklından çıkarmadığını da söyledi.
Öztürk, yaptığı buluşun ileride bilim dünyasında başka ne gibi kapılar aralayacağına ilişkin soru üzerine, dünyada yaşamın nasıl başladığının çok enteresan ve derin bir soru olduğunu söyledi.
En büyük hayalinin, yaşamın nasıl ortaya çıktığını, hangi mekanizmaların bu süreçte rol oynadığını anlamak olduğunu aktaran Öztürk, bunu yapabilmek için öngörülen kimyasal dönüşümleri laboratuvarda, erken dünya koşulları altında test etmek gerektiğini anlattı.
Keşfinin, yaşamın nasıl başladığının anlaşılmasında önemli bir aşama olduğunu vurgulayan Öztürk, şöyle konuştu:
“Elbette bu keÅŸif, dünya dışındaki yaÅŸam ile ilgili de bize çeÅŸitli ipuçları veriyor. EÄŸer Dünya’da yaÅŸamın nasıl baÅŸladığını anlarsak, bu anlayış bize dünya benzeri baÅŸka gezegenlerde yaÅŸamı ararken yardımcı olabilir, nereye bakmamız gerektiÄŸi konusunda bizi bilgilendirebilir. Özellikle yaÅŸamı ortaya çıkaran mekanizmaları anlamak ve yaÅŸayan sistemlerin fiziÄŸini çalışmak en büyük hayalim. Çalışmalarımın, hem dünyada yaÅŸamın nasıl baÅŸladığını anlamamızda hem de dünya dışında yaÅŸam arayışlarında bize ışık tutacağına inanıyorum.”
Ödülünü, 6 Mayıs’ta Harvard Ãœniversitesi Fizik Bölümünde düzenlenecek törende alacak olan Öztürk, “Mayıs ayında doktoramı tamamladıktan sonra kendi laboratuvarımın başına geçmek ve yaÅŸayan sistemlerin fiziÄŸi ve yaÅŸamın kökenleri üzerine olan araÅŸtırmalarıma devam etmek istiyorum” dedi.
Öztürk’ün doktora tez danışmanı, Harvard Ãœniversitesi Astronomi Bölümü Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Dimitar Sasselov, öğrencisine iliÅŸkin, “Furkan, Harvard’daki 25 yıllık profesörlük kariyerimde gördüğüm en yaratıcı öğrencilerden birisi. Onun yaratıcı zekası ve azmi bu çalışmanın baÅŸarıya ulaÅŸmasında büyük rol oynadı” deÄŸerlendirmesini yaptı.
Araştırmanın öneminin çok büyük olduğuna işaret eden Sasselov, şunları kaydetti:
“Öztürk’ün çalışmaları, tarihte ilk defa, yaÅŸamı oluÅŸturan temel yapı taÅŸlarının nasıl oluÅŸtuÄŸunun tam bir reçetesini sunuyor. Bu temel yapı taÅŸları elbette aminoasitler ve nükleotitler. Bu keÅŸifler sonucunda ortaya çıkan tablo ve bu tablonun ortaya koyduÄŸu reçete sayesinde, homokiral aminoasitlerden ve nükleotitlerden, proteinler ve RNA gibi fonksiyonel polimerlerin nasıl oluÅŸabileceÄŸi gösterilmiÅŸ oldu. Elbette bu sadece dünya ile sınırlı bir reçete deÄŸil. Erken dünya koÅŸullarına benzer koÅŸullara sahip herhangi bir gezegende de bunun olabileceÄŸini düşünebiliriz.”Harvard Ãœniversitesi Fizik Bölümünden, Lisansüstü EÄŸitim Direktörü Dr. Jacob Barandes de Goldhaber Ödülü’nün, Harvard’ın fizik doktora programında yeterlilik sınavlarını geçen ve araÅŸtırmada üstün baÅŸarı gösteren çok az sayıda öğrenciye verildiÄŸini anlattı.
Ödülü kazananların kapsamlı tartışmalar ve müzakerelerin ardından öğretim üyelerinin oylarıyla belirlendiÄŸini aktaran Barandes, “Goldhaber Ödülü’nü kazanmak son derece özel bir onurdur ve ödül sahipleri ödüllerini her yıl düzenlenen özel bir törenle alırlar” bilgisini paylaÅŸtı.
Türk fizikçi Öztürk, homokiralite üzerine yaptığı çalışmaları içerecek doktora tezini, bu ay sonunda savunacak ve Harvard Üniversitesi Fizik Bölümünden doktora derecesini alacak.