İstanbul’un tarihi su yapıları; kuruluş hikâyeleri ve bugün içinde bulundukları koşullar, İstanbullular tarafından pek az biliniyor. Bentler, kemerler, çeşmeler ve su terazileri yüzlerce yıl öncesinden bugüne varlıklarını korumayı başardığı gibi bugün de şehrin su ihtiyacının karşılanmasında rol sahibi.
İstanbul’un yüzyıllar boyunca su ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilmiş ve bir kısmı günümüze kadar ulaşmış 6 su yolu bulunuyor: Halkalı, Kırkçeşme, Üsküdar, Taksim, Hamidiye ve Terkos. Vakfedilmiş ve herhangi bir vakfa ait olmayan tüm sular; 1926 yılında yürürlüğe giren “Sular Hakkında Kanun” ile İstanbul Belediyesine verildi. 1933 yılında İstanbul Sular İdaresine verilen bu sular, 1981 yılında 2560 sayılı kanun ile İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresine devredildi. Bu devir sonrası özellikle İSKİ sorumluluğunda ve işletmesinde olan, Avrupa Yakasında 17 vakıf memba suyuna ait 66 çeşmeden, Anadolu Yakasında ise 47 vakıf memba suyuna ait 117 çeşmeden halka bedelsiz su verilmeye devam edildi.
Çifte Havuz
İstanbul’un fethinden günümüze ulaşmış yaklaşık 1200 tarihi çeşme olsa da. İSKİ’nin mülkiyetinde 5 tarihi çeşme bulunuyor. Bunlar Eyüpsultan’daki Kırkçeşme Su Yolları Sisteminin bir parçası olan Savaklar Maksemi ve Çeşmesi; Üsküdar’daki 4. Mehmet Han (Fatih) Çeşmesi ile Taksim Su Yolları Sisteminin parçası olan ve Maslak’ta bulunan Maslak Taksim Suyu Çeşmesidir. Taksim Maksemi ve Maksem’e ait 2 çeşmeyse İBB’ye tahsis edilmiş durumda. Maksem günümüzde İBB’ye bağlı Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi olarak hizmet veriyor.
Halkalı Su Yolları
Halkalı Su Yolları, İstanbul’un batısında bulunan Halkalı ve Cebeciköy arasındaki pınarlardan beslenerek kurşun ve pişmiş toprak borularla şehre getirilen memba sularıdır. İlk tesisler Geç Roma Döneminde Hadrianus, I. Konstantinios, Valens ve I. Theodosios zamanlarında inşa edildi ve fetihten sonra Fatih Sultan Mehmet’in emriyle eski su yolları onarıldı, yeni su yolları bulunarak isale hattına dâhil edildi. Halkalı Su Yollarının 16 bağımsız kolu bulunuyor. Bu 16 kolun dışında Rami Kışlası (Kültür ve Turizm Bakanlığınca restorasyonu sürüyor) ve Davutpaşa Kışlalarına (günümüzde Yıldız Teknik Üniversitesi) su veren 2 kolu daha bulunuyor.
Ayvan Bendi
Bu sular, şehirdeki camilerin, imarethanelerin, kışlaların ve çeşmelerin kaynağı durumundaydı. 130 kilometre olan Halkalı Su Yolları İsale Hattının debisi 4 bin 212 metreküp/gündür. Halkalı Su Yolları İsale Hattı kolları üzerinde birçok kemer yapılmış olsa da günümüze sadece 6 su kemeri ulaşabilmiş: Bozdoğan (Valens) Kemeri, Paşa Kemeri, Mazul Kemer, Kumrulu Kemer, Avasköy Kemeri (Kara Kemer, Yılanlı Kemer) ve Alipaşa Kemeri. Ancak Halkalı Su Yolları günümüzde İstanbul’daki yoğun nüfus artışı ve kentleşmeyle birlikte işlevselliğini kaybetti.
Bu su sistemine ait olan Fatih’teki Bozdoğan Kemerinin restorasyon çalışmalarına İSKİ tarafından 2018 yılı sonunda başlandı.
Kırkçeşme Su Yolları
Kırkçeşme Su Yollarına, Geç Roma Döneminde Belgrad Ormanlarında bulunan derelerin ızgaralarla tutulup kabartılarak galeri şeklinde şehre su verilmesiyle başlandığı biliniyor. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet bu isale hattının Cebeciköy’den şehre kadar olan kısmı tamir ettirdi ve hattın üzerine 21 adet su kemeri yaptırdı.
Kirazlı Bend
Kanuni Sultan Süleyman döneminde artan nüfus nedeniyle su sıkıntısının baş gösterdiği biliniyor. Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan başkanlığında bir su komisyonu oluşturarak şehrin su ihtiyacının karşılanması için çalışmaların başlatılmasını isteyince Belgrad Ormanlarında bulunan suların şehre getirilmesi planlanıyor. 9 yıl içinde büyüklü küçüklü 33 su kemeri inşa ediliyor ve onarılıyor. Sistem, 1564 yılında tamamlanıyor. Takip eden yıllarda ise derelerin kabartılarak su temin edilmesi yetersiz kaldığı için çeşitli zamanlarda ızgaraların yerine 4 yeni bent inşa ediliyor. Bunlar; Kömürcü Bent (Karanlık Bent), Büyük Bent, Ayvad Bendi ve Kirazlı Benttir. Sistemin 33 adet su kemeri bulunuyor. Bunlardan Eyüpsultan Kemerburgaz’da bulunan Uzun Kemer, Eğri Kemer (Kırık Kemer, Kovuk Kemer) ile Alibeyköy Barajı üzerinde bulunan Mağlova ve Güzelce Kemerleri abidevi yapılardır. Ayrıca sistemin 9 çökeltme havuzu var ki bu havuzlardan bazıları; Baş Havuz, Çifte Havuz ve Kurt Kemeri Havuzudur. Belgrad Ormanlarından Topkapı Sarayına kadar giden hat üzerinde birçok mahalleye çeşmeler vasıtasıyla su verilmesini sağlayan sistem, 55 kilometrelik bir uzunluğa sahip. Günümüzde kısmen çalışır durumda olan sistem, hâlihazırda Alibeyköy Barajını besliyor.
Bu sisteme ait Uzun Kemer ve Eğri Kemerin onarım projeleri İSKİ tarafından hazırlatıldı, 2018 sonunda da restorasyon çalışmalarına başlandı.
Taksim Su Yolları
Şehrin Beyoğlu ve civarı 18. yüzyıl ortalarına kadar merkezi bir su sistemine sahip değildi. Halk, su ihtiyacını kuyu, sarnıç ve bölgesel kaynak sularından karşılıyordu. Nüfusun fetihten sonra artması ve Boğaz’ın Rumeli kıyılarındaki yalı ve sarayların sayısının çoğalmasıyla, bu bölgeler ile Beyoğlu civarındaki su ihtiyacının artmasına neden oldu. Tüm bu gelişmelerle Sultan I. Mahmut döneminin ilk yıllarında Taksim Su Yollarının inşasına başlandı; Sultan I. Abdülhamit, Sultan III. Selim ve Sultan II. Mahmut dönemlerinde devam edildi. Toplam 4 aşamada yapılan bu tesisin tamamlanması 100 yılı buldu.
Büyük Bend
Sistem, Belgrad Ormanlarındaki dereler üzerine kurulan Sultan Mahmut Bendi, Valide Bent, Topuzlu Bent; Sultan I. Mahmut Su Kemeri ve Bahçeköy Su Kemeri ile çökeltme-toplama havuzu işlevi gören Balabandere Havuzundan oluşuyor. Belgrad Ormanlarından Taksim Maksemine kadar giden 25 kilometrelik isale hattına sahip olan Taksim Su Yolları, Beyoğlu ve civarları ile Boğaz’ın su ihtiyacını, döneminde büyük oranda karşıladı. Günümüzde de sistem, Belgrad Ormanlarından İSKİ Hacıosman Arıtma Tesisine kadar çalışıyor ve arıtılarak şehre veriliyor.
Bu sisteme ait Sultan Mahmut Bendinin rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri İSKİ tarafından hazırlanıyor.
Terkos Su Sistemi
İstanbul’da nüfusun hızla artması ve çok katlı binaların çoğalması, mevcut su kaynaklarının yetersiz kalmasıyla sonuçlanınca 1874 yılında Sultan Abdülaziz Terkos Gölünden Beyoğlu ve civarıyla Boğaziçi’nin Rumeli Sahiline su getirilmesi için Hariciye teşrifatçısı ve İstanbul’un ilk belediye başkanı olan Kamil Bey ile mühendis Ternau Bey’e 40 yıl süreli imtiyaz verdi. Bu imtiyaz 1882 yılında bir anonim şirkete devredildi. 1883 yılında Terkos Gölünün kenarına günlük 33 bin metreküp kapasiteli buharla çalışan pompa istasyonu yapıldı. Devredilen şirketin kuruluşu ise 1889 yılında tamamlanarak Fransız Dersaadet Su Şirketi (Compagnie des eaux de Constantinople) adını aldı. Su, 1883 yılından 1926 yılına kadar arıtılmadan, ham olarak şehre verildi. 1926 yılında Kâğıthane’ye su arıtma tesisi yapıldı ancak bu tarihten sonra sular arıtılıp klorlandıktan sonra şehre verilmeye başlandı. İmtiyazı dolan Dersaadet Su Şirketi 1932 yılında satın alınarak 1933 yılından itibaren Üsküdar Kadıköy Su Şirketine devredildi. 1937 yılında yine satın alınarak 1938’de İstanbul Sular İdaresine (İSİ) bağlandı.
Kömürcü Bendi
Terkos Su Sistemine ait şehrin muhtelif yerlerinde ilk yapılan Terkos tesislerinin dışında depo ve dağıtım yapıları bulunuyor. Bunlardan bazıları; Edirnekapı Su Deposu, Feriköy Su Deposu ve Dağıtım Binaları, Şişli Su Deposu (Şato), Beşiktaş Arnavutköy Su Deposu ve Kâğıthane Su Dağıtım Yapısıdır.
Eğri Kemer
Kağıthane Su Dağıtım Yapısı, Arnavutköy Su Deposu ve Şişli Su Deposunun (Şato) rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri İSKİ tarafından hazırlatıldı ve ilgili koruma kurullarından uygun görüş alındı. Diğer yapıların onarım projelerinin hazırlanmasına devam ediliyor. Terkos Pompa İstasyonunun restorasyon çalışmalarıysa tamamlanarak Hamidiye Su Tesislerinden olan ve Terkos Pompa İstasyonunun hemen ardından restorasyon çalışmaları bitirilen Cendere Terfi Merkezi ile birlikte İstanbul Su Medeniyetleri Müzesi adıyla 2009 yılında ziyarete açıldı.
Hamidiye Su Tesisleri
Hamidiye Suyu; 1902 yılında Sultan II. Abdülhamit tarafından Taksim Sularının yetersiz kalması üzerine yaptırılan, Kemerburgaz’ın güneydoğusundaki Kırkçeşme Tesislerinin doğu kolu üzerindeki Karakemer ve Eğri Kemer civarındaki membalardan alınarak font borularla Cendere’deki Terfi Merkezine getirilen ve şehre dağıtılan sulardır. Sertliği düşük, kalitesi yüksek bu sular Cendere Terfi Merkezinden Beşiktaş Yıldız Sarayına kadar güzergâh üzerindeki semtlere dağıtılıyordu. Günümüzde İBB’ye bağlı Hamidiye A.Ş olarak işlevini sürdürüyor.
Üsküdar Suları
Osmanlı İmparatorluğu zamanında Üsküdar’a 18’i büyük, 17’si de küçük olmak üzere toplam 35 isale hattı yapıldı. Çamlıca tepelerinin eteklerinden çıkan membalardan toplanan bu sular 3 ile 15 kilometre uzunluğundaki isale hatlarıyla şehirdeki çeşme, cami, hamam, şadırvan, dergâh ve kiliselere veriliyordu. Solakbaşı Sinan Ağa tarafından yaptırılan Solak Sinan Su Yolu, Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan’ın inşa ettirdiği Mihrimah Su Yolu, Sultan III. Murat’ın annesi Nurbanu Valide Sultan’ın Atik Valide Su Yolu ve III. Ahmed’in veziriazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın yaptırdığı düşünülen İbrahim Paşa Su Yolu en önemli isale hatlarındandır.
İSKİ’nin Restorasyon Çalışmaları
İSKİ, restorasyon çalışmalarına 2000’li yıllarda başladı. 59 tarihi çeşmenin restorasyonuyla işe başlayan İSKİ ayrıca Asya ve Avrupa yakalarında, görev alanında olmayan tarihi çeşmelerden de su akıtılmasını sağlıyor. Bunun için mülkiyet sahipleriyle protokol yaparak ve muvaffakiyet alarak çalışmalarını sürdürüyor. Vakıf memba sularından beslenen 41 tarihi çeşmenin de onarım projesi hazırlandı. İSKİ, memba sularının düzenli olarak analizlerini yaparak kentlilerin sağlıklı suya ulaşmasını sağlıyor.
Bozdoğan Kemeri
Uzmanlar, tarihi su kemerlerinin aslına uygun restore edilmesi için çalışıyor. Kırkçeşme Su Yollarına ait Uzun Kemer ve Eğri Kemerin restorasyonu sırasında su kaybını önlemek için sular derelere verildi. Restorasyonlarının tamamlanmasının ardından sistem yeniden isaleye devam edecek. Yapılacak çevre düzenlemesiyle de halkın ziyaretine açılması planlanıyor. Bu kapsamda ilgili tüm kurumlarla koordineli çalışılıyor.
Terkos Müze
Geçmişin geleceğe köprüsü olan tüm bu su yapıları (bentler, kemerler, çeşmeler ve su terazileri vb.) şehrimizin değerli mücevherleridir. Bu yapılar bizim öz varlığımız olmasına rağmen haklarında yeterli bilgiye sahip olunmaması nedeniyle, sahiplenme konusunda da yetersiz kalınıyor. Ayrıca, bu eserlerin restorasyon sonrasında korunması da oldukça önem taşıyor Tüm bu yapıların geçmişten emanet alındığını unutmadan, gelecek kuşaklara ulaştırılması bilinciyle düzenli bakımlarını yapan İSKİ, çalışmalarına bu yönde devam ediyor. İSKİ, şehrin içinde olmalarına rağmen çok fark edilmeyen su yapılarının yeniden işlevlendirilmesi ve çalışır hale getirilmesiyle onların zamanın karanlığında yitip gitmelerinin önüne geçmeyi ve yaşatmayı başlıca sorumluluğu olarak görüyor.