‘Parazit’ Filmi’nin Oscar baÅŸarısı herkes için biraz sürpriz oldu.
Çok iyi bir film olduÄŸunu herkes kabul ediyor ama Holywood’u sollayıp “En Ä°yi Film” seçilmesini çoÄŸu kiÅŸi beklemiyordu.
En Ä°yi Erkek Oyuncu ödülünü da Joker filmiyle Joaquin Phoenix kazandı. Joker’i henüz seyredemedim ama seyredenler, Kore yapımı ‘Parazit’ gibi ‘sınıf farkı’ üzerine olduÄŸunu söylediler.
Kısaca ödülleri kazanan en baÅŸarılı iki film de senaryolarını ‘sınıf farkı’ üzerine kurmuÅŸlar.
“Sınıf Farkı” giderek daha önem kazanıyor ve daha çok tartışılıyor.
İnsanlar arasında sınıf farkı hep vardı. Hatta öyle ki, önceki yüzyıllarda kralların veya ruhani liderlerin bir emriyle insanların öldürülmesi bile söz konusuydu. Bir emirle insan öldürmek sıradan bir haktı bazı kesimler için.
Åžimdi o devirler geçti. Artık “Adam Öldürmek” çok belirli koÅŸullarda ABD BaÅŸkanı Donald Trump gibilere verilen bir yetki. Sadece o “Bu adamı öldürün” diyor ve Amerikalılar, Ä°ran’ın bir generalini Irak’ta öldürebiliyor. Onun dışında her türlü adam öldürmek suç.
21. yüzyılda adam öldürmek yasak ama çok kazananların, hayat biçimleri ile öteki herkesi ezmesi gayet doğal.
Bazıları milyonluk evlerde oturuyor, çok pahalı otomobillere biniyor, inanılmaz tatiller yapıyor, şampanyalar, mücevherler, partiler, davetler gırla.
Bir süper zenginin, kızı için kurduÄŸu ÅŸirkette 90 milyon dolar battıktan sonra “Ne yapayım, kızım için feda olsun” dediÄŸini duyduk. Sanki kızına bir oyuncak almış da, oyuncak da kırılmış gibi…
Bir yanda böyle paralar harcanırken, bazıları ise asgari ücrete çalışacak bir iÅŸ bile bulamıyor, Hatay’daki son olayda olduÄŸu gibi kendini yakan bile çıkıyor.
Ve bu durum sadece Türkiye’de deÄŸil, neredeyse bütün dünyada aynı.
Parazit filmi de işte tam bu konuyu büyüteç altına almış.
Bir yanda çok kazanıp, parayı nereye harcayacağını bilemeyen bir aile, diğer yanda giriştiği her işi batırmış, açlıkla boğuşan başka bir aile. Bu arada işe karışan yine ne denediyse başarısız olmuş üçüncü bir aile.
Ve bu üç ailenin karşı karşıya gelmesi, boÄŸazlaÅŸmalar…
Öyle gözüküyor ki, dünya gelecekte en çok bu konuya çözüm yol arayacak. Ama refahın bütün topluma yaygınlaştırılmasının çok basit bir formülü de yok gibi.
Bakın Çin’de çıkan ‘corona virüsü’ zengin fakir demeden kime bulaşırsa öldüre öldüre büyüyor. Son rakam bine yakın ölü, 40 bine yakın hastaydı. Tarihte milyonlar öldüren Ä°spanyol Gribi vakasını biliyoruz. Corona virüsü için de “milyonlarca insanı öldürebilir” deniliyor.
Bunu gören Ruslar, Devlet BaÅŸkanı Vladimir Putin’e “AteÅŸi olan” insanların yaklaÅŸmasını yasaklamışlar. Çin’de de Devlet BaÅŸkanı Åži virüsün adı çıktığından beri ortada görünmüyormuÅŸ.
Ama virüs daha büyük boyutlarda yayılmaya devam ederse, Putin’e yaklaÅŸma yasağı ne iÅŸe yarar pek bilemiyorum. Ya da Çin’deki salgın daha da büyürse, Devlet BaÅŸkanı Åži ne kadar saklanabilecek ki…
Neyse bunları geçelim ve Oscar törenine dönelim.
Çok deÄŸil, yarım asır kadar önce Türkiye, Güney Kore’nin ekonomik olarak üzerindeydi.
Güney Kore iyi eğitim ve zekice buluşlarıyla dünyanın en güçlü ekonomilerinden birine sahip oldu. Samsung, Hyundai, LG, Kia gibi markalar üretti.
Ama Türkiye, eğitimi filan boş verip yerinde saydı.
Åžimdi de Kore “En Ä°yi Film” Oscarı’nı kendi dilinden bir filme kazandıran ilk ülke oldu.
Türkiye bu alanda da yok. Sinemalar ucuz esprilerle dolu ‘Ä°vedikvari’ filmlerden geçilmiyor.
Hiç bir başarı tesadüfi değildir.
Kaynak: Oscar’lar, sınıf farkı ve Kore’nin Türkiye’yi yine sollaması – DoÄŸan Satmış