Cezasızlık kültürü

0
4
doÄŸan satmis

Hafta sonunda, geçen yılki Hatay depreminin yıldönümü nedeniyle Ä°stanbul Barosu’nda düzenlediÄŸi ‘Deprem Sempozyumu’ vardı. Sempozyum, sarsıntının yaÅŸandığı günden itibaren tüm deprem bölgesine elini uzatıp, katkılarda bulunan Ä°stanbul Barosu ve BaÅŸkanı Filiz Saraç’ın öncülüğünde düzenlenmiÅŸti. Daha önce depremin ikinci ayında baro baÅŸkanlarını bir araya getiren Filiz Saraç, bu kez de depremin ilk yılı sonunda aynı ÅŸeyi yaparak, tarihe not düşülmesini saÄŸladı; Adıyaman Baro BaÅŸkanı Bilal DoÄŸan, Diyarbakır Baro BaÅŸkanı Nahit Eren, KahramanmaraÅŸ Baro BaÅŸkanı Burak Gül, Adıyaman Baro BaÅŸkanı Bilal DoÄŸan, Malatya Baro BaÅŸkanı Onur Demez ve Hatay Eski Baro BaÅŸkanı Hüseyin Cihat Açıkalın, aradan geçen süre içinde yaÅŸananları aktardılar.

Öncelikle, depremde hasar gören binalar konusunda büyük bir belirsizlik var. Deprem sonrası acele yapılan bina testlerinde, hasarlı, az hasarlı veya yıkılmalı diye nitelenen pek çok bina için verilen raporlar sonraki dönemlerde değiştirilmiş. Yani daha önce çok hasarlı denen bina için sonra tersi rapor çıkmış, bir binada otuz daireye hasarlı, birine hasarsız denilmiş. Bu değişikliklerin nedeni de çeşitli; bazıları gerçekten hatalı testlerden kaynaklanmış ama bazılarında da ahbap-çavuş ilişkisi etkili olmuş.

Ölüm sayısı açıklanan 53 binden çok fazla; dönemin bakanı olan Murat Kurum’un aÄŸzından kaçırdığı 130 bin sayısını bile az bulan var. Kayıp çocuklar konusu da, maalesef yeterince araÅŸtırılmamış, çocukların belli tarikatlara terk edildiÄŸine inanılıyor.

İlk yıl sonunda teslim edilen konut sayısı çok az, on binlerce insan hala konteyner kentlerde yaşıyor.

Moloz toplamada, toplanan atıkların hava ve suyla temasının kesilmesi ilkesine uyulmuyor, atık alanları da usulüne uygun seçilmemiş ve tersine tarım alanları tercih edilmiş, depremzedeleri önümüzdeki yıllarda bir de molozlardan kaynaklanan hastalıklar olumsuz etkileyecek.

Açılan davalar var ama soruşturmalarla dava sayısı oranına bakılınca, yargının çok ağır çalıştığı gözüküyor, adaletin tecellisi konusunda çok büyük kuşkular var.

Baro başkanlarına göre her depremde farklı bir hukuk uygulanıyor, yine öyle olmuş, bunun önüne bir türlü geçilemedi.

Malatya Baro BaÅŸkanı Onur Demez, “Malatya’da yıkılan bazı binalarda demir ve beton eksikliÄŸi yoktu, buna raÄŸmen yıkım oldu, bu durumda, idarenin görevini tam olarak yapmadığı, inÅŸaat iznini verirken ihmal ettiÄŸi anlaşılıyor” dedi; örneÄŸin kolon kesmelere göz yumulmuÅŸ ve burada kamu görevlileri suçlu ama peÅŸine düşen, hesap soran yok.

Baro baÅŸkanlarının ortak görüşü ise, depremde, kamu görevlilerine ceza verilmesinden kaçınıldığı ÅŸeklinde. Depremin yaÅŸandığı tüm illerde, kamu görevlilerine soruÅŸturma izni hala verilmemiÅŸ, Malatya’da ancak bir yıl sonra izin çıkmış. Yani görülmez bir el, kamu görevlilerinin soruÅŸturulmasını engelliyor. Hatta, Hatay’ın bir önceki Baro BaÅŸkanı Hüseyin Cihat Açıkalın, deprem sırasında GSM ÅŸebekelerinde bant daraltması uygulandığı için, bunu yapanlara dava açılmasını talep eden bir ÅŸikayette bulunduklarını, ancak savcının, dilekçede “Kamu görevlileri” yazıldığı halde, “Gözden kaçmış” diyerek, bunu dikkate almadığını ve suç duyurusunu reddettiÄŸini anlattı.

Kısaca öyle anlaşılıyor ki, resmi rakamlara göre 53 bin, gayri resmi rakamlara göre 130 bin insan öldü ama tek bir kamu görevlisi bile soruşturulmadı.

Türkiye’de “Cezasızlık Kültürü” maalesef, her zaman karşımıza çıkan bir bela, deprem olur memur yargılanmaz, iÅŸkence yapılır güvenlik çalışanı yargılanmaz, rüşvet alınır memur kurtulur, adam öldürülür, görevi ihmal edenlere dokunulmaz, iÅŸte bu cezasızlık kültürü yüzünden de ne kadar melanet varsa sürer gider. Ama unutmayın ki, hatalı devlet memuru hesap vermeyeceÄŸini bilirse, onu ne rüşvetten ne suç iÅŸlemekten ne görevini ihmalden ne de depreme raÄŸmen kaçak yapıya izin vermekten uzak tutamazsınız, tersine suça teÅŸvik etmiÅŸ olursunuz.

Ama ÅŸunu da sorabilirsiniz:

Bu ülkede, deprem geleceği biline biline, daha dört beş yıl önce imar barışı ile on bir milyon kişinin kaçak yapısına göz yumulmadı mı?

Maalesef göz yumuldu, bu da bizim “Cezasızlık Kültürü” benzeri ikinci bir ayıbımız.

Kaynak: Cezasızlık kültürü – DoÄŸan Satmış

Önceki İçerikVali Şahin: Antalya spor turizminin başkenti
Sonraki İçerikJetBlue Airways hisseleri Carl Icahn ile yükselişe geçti
Doğan Satmış
Doğan Satmış, 34 yıl önce gazeteciliğe muhabir olarak Anadolu Ajansı'nda başladı. Günaydın ve Bugün gazetelerinde gece editörlüğü yaptı. Hürriyet'te 17 yıl boyunca yazı işleri müdürüydü. Hürriyet'in ilk Okur Temsilcisi (Ombudsman) oldu ve 5 yıl sürdürdü. Dünya Ombudsmanlar Birliği Derneği üyeliğinde bulundu. Sabah gazetesine Genel Yayın Yönetmen Yardımcılığı yaptı. 2009'da Habertürk gazetesinin kurucuları arasındaydı. 2002'de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce araştırma dalında "Yılın Gazetecisi" seçildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu'nda iki dönem görev yaptı. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Komitesi'nde görev yaptı. Halen Basın Konseyi Yüksek Kurul üyesi. Referans gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. ABD'de The Plain Dealer gazetesinde konuk editör olarak bulundu. Gelecekte Biryerlerde 21. Yüzyıla Yansımalar adlı kitabı 2006'da yayınlandı. GAYE adlı kitabı ise 2013'te yayımlandı. Halen Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarı ve Genel Yayın Danışmanı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giren
Lütfen adınızı yazın